12 Kasım 2013 Salı

Grafik Tasarım ve Web Tasarımı Arasındaki İnce Çizgi

Merhabalar,
Gece saat 04:40 ve ben artık görmeye tahammül edemediğim bir konuya değinmek istiyorum sevgili okur.
Yaklaşık 2 ay önce tam zamanlı çalıştığım işten ayrıldım ve bağımsız olarak dışarıdan aldığım işleri yaparak para kazanıyorum. Devamlı işe de ihtiyacım olduğu için sürekli gözüm iş ilanlarında, ayrıca takip ettiğim ve açığını beklediğim firmalar da var. 
Okul dönemleri artık çok uzak bir zamandaymış gibi, yıllardır çalışıyorum sanki. Sürekli farklı bir alanda çalışıyor buluyorum kendimi. Dolayısıyla sürekli iş ilanlarını takip ediyorum. İş aramadığım zamanlarda diğer arkadaşlarımın da rastladığı rahatsız edici durumu örneklerle anlatacağım.

Blogta sık sık tekrarladığım hatta detaylarıyla yazılar paylaştığım gibi Grafik Tasarım ve Web Tasarım farklı branşlardır. Aralarında ince bir çizgi vardır. Farklı uzmanlıklar ister. Ha her ikisini de öğrenemez misiniz? Elbette öğrenirsiniz. Ama iş pratiğe dökmeye gelince sıkıntılar başlıyor. 
Grafik Tasarım okuyan kişi, işin mutfağını yani baskı kısmını bilmek zorunda. CMYK renklerini, oranlarını, baskıda oluşabilecek hataları ve sonuçlarını sebepleriyle birlikte bilmeli. Bunlar yetmez pratikte de matbaada çalışarak öğrenirsiniz. Bunların yanı sıra işin teknik kısmı var. Oran orantı, renklerin karşılığı, yazıların tipografik düzeni, kullanılan görsellerin yaratıcılığı ya da pc üzerinde baskıya hazırlık aşamaları tamamen grafik tasarımcının sorumluluğunda olan olayların bütünüdür. Bunları öğrenmek de zaman alan, en iyisi olmak istediğinizde tecrübe isteyen bilgilerdir.
Web Tasarımı ise tamamen web kuralları çerçevesinde özel oran ve ölçülere sahip, farklı renk kodları barındıran, belli standartları bulunan, zaman zaman hareketli nesneler oluşturulan, kendi içinde farklı bir kültürü barındıran bir tasarım çeşididir. Elbette iyi bir grafik tasarımcı muhteşem bir "arayüz" tasarımı oluşturabilir ki iki branşın ayrıldığı ince çizgi burada başlıyor.
Kodlar olmadan, tasarımınız bir hiçtir.
Evet.
Yaptığınız işi kodlara dökmeden bu iş tamamdır diyemezsiniz. Web yazılımı dediğimiz şey bu branşın en önemli parçası. Tabii ki yazılım öğrenmek de tecrübe ve zaman isteyen birşey.
PHP, ASP, ACCESS, HTML, CSS (ki hiçbiri anladığım şeyler de değil) gibi terimlere baktığınızda yabancılık çekiyorsanız hayır siz bir web tasarımcı değilsiniz.
Photoshop, Illustrator, Flash gibi programlara aşina değil misiniz? Sadece bu kodları mı biliyorsunuz. Bu işte bir terslik var ve siz yine web tasarımcı değilsiniz.
Şimdi, patronunuz veya patron adayınız sizden web yazılımı bilgisi, biraz photoshop, indesign, illustrator, corel, freehand bilmenizi bekleyen bir yayınevi sahibi mi? Durun. Konuşmayı bitirin. Oradan uzaklaşın.
İki branşı birarada götüremezsiniz. Böyle birşey yok! Böyle birşeyi yapma zorunluluğunuz da yok!
Bütün bu mesleki bilgileri sizden bekleyen ve size 1000 liradan fazla maaş vermeyi düşünmeyen kişi sizi ırgat gibi kullanmaktan öteye geçmeyecektir. Siz de dövünerek bıktım bu işten nidalarıyla mesleğinizden soğuyacaksınız.
Mesleğinizi sevin. Kimsenin de sevmenize engel olmasına izin vermeyin.
Derim ben.

1 yorum:

admin dedi ki...

Merhaba Bahar hanım çok iyi ifade etmişsiniz, düşüncelerinizi paylaşmakla birlikte bir kaç şey ilave etmek istiyorum.

Profesyoneller ve amatörler, sevdiği işi yapanlar ve mecburi çalışanlar. Hangi sektörden olursa olsun patron olarak olarak tasvip ettiğimiz kurumsallaşma, büyüme ve iş imajını iyileştirmek yerine minimum maliyetlerle ortalama para kazanmayı hedefleyen işverenlerin genel tavrı bu.
Satış-pazarlama, Halkla ilişkiler-Müşteri ilişkileri, psikolog-insan kaynakları vs. Gibi birbirine yakın meslekler genelde bir kişi üzerine yüklenmeye çalışılır.
Maaşlar ortalamanın altındadır doğru, iki işi birden yapmayı kabul eden çalışan, düşük maaşa da razı olacaktır düşüncesiyle hareket etmekteler ve başarılılarda.
Benimde çok fazla yaşadığım gördüğüm bir sıkıntı.
Uzun zaman işsiz kalmak istemeyen ya da maddi sıkıntısı olan meslektaşlarımın standartların çok altında teklifleri kabul etmesi piyasayı aşağı çekmekte ve bizi de iş görüşmelerinde ciddi sürtüşmelere maruz bırakmaktadır.
Buradaki en çok üzen gerçek bu saçma şeyleri isteme hakkını onlara biz kendimiz vermiş oluyoruz.